(YALAN!)
AYAĞA KALK…
Duyduğum o sesin bana,
EVET ya da HAYIR demesinin,
Bir önemi yok.
YILDIZ TOZU!
Deliklerle dolu oyun skoru:
ÖLÜ YA DA YALAN! ÖLÜ YA DA HAYATTA?
Sadece özgürlüğümü görmek istiyorum!
DIŞARI ÇIK!
Kapalı gecenin endişesinde,
Elimde saydam bir silah ile bir YALANCIYIM!
Neyin uğruna? Neyi korumalıyım?
Ne kadar da ÇOCUKSU!
Kırıp geçeceğim,
Bu mermi ile!
ASLA DİYAR!
Monokrom, ışıktan yoksun bu dünyada bile…
ASLA SON! ASLA DİYAR?
Kalbim asla lekelenmeyecek!
DÜNYANIN SONU!
Umutsuzluğun içinde küçücük bir parça umudu yakalayarak,
Titreyen ellerle,
Nişan alıp,
Geleceği avlayacağım!
Bu devirde başkasına suç atarak,
Ciddi ciddi bir tartışmayı kazanmışım gibi,
Hissetmeye başlıyorum.
“Kesinlikle bir başkasını anlayabiliriz” diye düşünerek,
ÖLÜ YA DA YALAN! ÖLÜ YA DA HAYATTA?
Eninde sonunda o rüyalara tutunuyorum!
KESİNLİKLE OLMAZ…
Kalbimdeki bu tedirginliğe alıştığımda,
Acaba bana taş kalpli biri der misin?
Kilidi açıp içeriyi inceliyorum.
Evet, BENİM ADALETİM!
Ama yine de,
Bu oyuna,
Bahse girmek istiyorum.
ASLA DİYAR!
Duymama izin ver saklı, gerçek sesini!
ASLA SON! ASLA DİYAR?
Kalbim kandırılmayacak!
BU OYUN BİTTİ!
Umutsuzlukla karşılaşınca, eğer nefeslerimizi kesip anlaşabilirsek,
Canım yansa da sorun değil.
Hem acıya hem de hissizliğe,
Veda edelim!
“Ebedilik” hala bir tartışma konusuydu;
Bize göre bir gerçekçiliği olmayarak.
Eğer, tam bir çember olduktan sonra, “o vakit” sonunda gelirse,
Kolay kolay razı olmayacağız.
Buna karar verdik———
ASLA DİYAR!
Monokrom, ışıktan yoksun bu dünyada bile…
ASLA SON! ASLA DİYAR?
Kalplerimiz durmayacak!
DÜNYANIN SONU!
Umutsuzluğun içinde küçücük bir parça umudu yakalayarak,
Haklılık,
Kendimizce karar verdiğimiz bir şey!
Bu tetiği tutarak,
Nişan alıp,
Geleceği avlayacağız!
(HAYATTA!)