Hareket etmeye başlarlarken, vücutlarımız derinliklerinde,
Onlar yeni yerleştirilmiş gürültü yapan kurmalı anahtarlar! Hissedebiliyor musun?
Bu donuk, amaçsız, dünyanın kenarından aşağı bakmak…
Sen de kimsin ya?
Gözlerimizin önünde bükülüyor bu dokunulamayan gelecek;
(Eğer dokunamıyorsan, sıyrıl gitsin)
Düne doğru kaybolan bu dünya önceden ayarlı bir harmoniden başka bir şey değil.
(Her şey belirsiz olduğundan dolayı)
Hala, umutsuzluk, umut, kağıt inceliğinde.
(Hala çok belirsizce, denizde ölü gibi süzülmek)
Ama yine de çok değerliler, görülemeseler bile.
Karanlık, hafifçe… elinden tutup çekiyor.
Aceleci soluklarımızın içinde kayboluyoruz,
Soyulmaya başlıyor görüş alanımız;
“Farkı Bulun” oyunu gibi gözüküyor,
Gerçek olan hangisi söyle bana. Hadi!
Bu ılıklık, duyarlılık, hayatta kalmamız demek…
Sen de kimsin ya?
Geçip giden bütün bu gürültü bütün odağı kalbimden çekiyor.
(Kalplerimiz derinliklerinden, ileri atılıyor)
Yarından itibaren, eminim ki kontrolümden çıkacaktır.
(Geçmiş de, gelecek de)
Aah… Umutsuzluk? Umut? Sen? Ben? İçerde? Dışarda?
(Biz, aah… saçmasapan bir dua ediyoruz)
Bu güvenilmezlik hakkında şarkı söylemek, bunun anlamını arıyorum.
Lütfen Tanrı, biraz… elimden tutup çek.
Eğer asla doğacak kadar değer biçilmeyecek olsak bile,
Kargaşanın birikimi, gün be gün, bize bir cevap verecek.
Gözlerimizin önünde bükülüyor bu dokunulamayan gelecek;
(Eğer dokunamıyorsan, sıyrıl gitsin)
Düne doğru kaybolan bu dünya önceden ayarlı bir harmoniden başka bir şey değil.
(Her şey belirsiz olduğundan dolayı)
Hala, umutsuzluk, umut, kağıt inceliğinde.
(Hala çok belirsizce, denizde ölü gibi süzülmek)
Ama yine de çok değerliler, onları sen seçecek isen eğer.
Karanlık, sıkıca… elinden tutup çekiyor.